Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu

Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu

Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu Program İçeriği

1 –  Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ( Bireysel – Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu )
2 – Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ( 4 kişilik Gruplarla-Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu )

1 – Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ( Bireysel – Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ) : Proficiency  sınavı hazırlık kursu programlarına bire bir olarak iştirak eden Proficiency adaylarına , derslerin yapılacağı günleri ve saatleri seçme serbestisi verilir. Bu konuda öncelik Proficiency adayına aittir. Adaya uygulanması  gereken ders sayısı ise adaya  yapılan İngilizce seviye sınavında elde edilen neticeler göz önüne alınarak  vede Proficiency adayının sınavda elde etmek  istediği puana göre belirlenir. Adayın uygulanan programı algılama sürati de  bu belirlemede önemli bir görev görür.

2 –  Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ( 4 kişilik Gruplarla – Proficiency Sınavı Hazırlık Kursu ) : Grup şeklinde uygulanan Proficiency sınavı  hazırlık kursu programlarında gruplar İngilizce seviyeleri bir birine çok yakın yada seviyeleri denk olan adaylardan kurulur. Proficiency  gruplarının aday sayısı 4 kişi ile sınırlandırılır. Bu 4 sayısı  her hangi bir konuda eğitimi grup olarak alan durumlarda en akla yakın ve en mantıklı  grup sayısıdır ve bu bilimsel olarak ispat edilmiştir. .Grup sayısının 4 kişi ile sınırlandırılması ,grup hazırlık derslerine katılan adaylar için olumlu bir faktördür.

Nedir bu avantajlar :

1 – Sayı az olduğundan Proficiency hocaları adaylarla bire bir alakadar olabilir ve grup hazırlık programları adeta bir bireysel özel ders havası kazanır.

 2 –  Grup derslerine katılan adaylar, kalabalık gruplarla yapılan  eğitimde bulamadıkları soru sorma gibi bir olanağı bu az sayıda adaylarla yapılan grup derslerinde rahatlıkla elde edebilirler ve arzu ettikleri  gibi anlamadıkları konularla ilgili sorular sorabiliyorlar.

PROFICIENCY SINAVINDA EN ÇOK ÇIKAN KELİMELER

Command: Emretmek, Yönetmek Increase: Artmak, çoğalmak Decrease: Azaltmak Demand: Talep etmek, istemek Require: Gereksinmek, istemek Prevent: Önlemek, engellemek Divide: Bölmek, bölüştürmek Attract: Çekmek, cezp etmek Inexpensive: Ucuz Afford: Gücü yetmek Descriptive: Tanıtımsal Advisory: Öğüt veren , tavsiye niteliğinde Positive: Pozitif, olumlu Pessimistic: Kötümser, karamsar Exist: Var olmak, bulmak Experienced: Tecrübeli Contain: Kapsamak, içine almak Commercially: Ticari bir şekilde, radyo-televizyon ilanı şeklinde Trigger: Neden olmak Removal: Kaldırma, kaldırılma, nakil Absence: Yokluk, eksiklik Lack: Eksiklik Preservation: Saklama, korunma Destruction: Yıkılma, yıkım Fail: Başaramamak Take place: Meydana gelmek Evaporate: Buharlaştırmak, buharlaşmak Content: Hoşnut etmek, tatmin etmek Exclude: Hariç tutmak Include: İçermek, dahil Intensify: Şiddetini artırmak Cure: İyi etmek, şifa vermek Heal: İyileştirmek, iyileşmek Loss: Ziyan, zarar, Hasar, kayıp Sharpen: Bilemek, Açmak, sivrilemek Brighten: Parlamak, neşelenmek, canlanmak Sweeten: Tatlılaştırmak Modernize: Modernleştirmek, yenileştirmek Enable: Olanak sağlamak Lessen: Küçültmek, ufaltmak, eksiltmek Shorten: Kısaltmak, kısalmak Trighten: Sıkıştırmak, sıkışmak, gerginleştirmek Broaden: Genişlemek, Genişletmek Loosen: Gevşetmek, Çözmek, açmak Clarify: Aydınlatmak, Açıklamak Worsen: Fenalaşmak, kötüleşmek Weaken: Zayıflamak, Zayıflatmak Simplify: Basitleştirmek, Kolaylaştırmak Lighten: Aydınlatmak, hafifletmek Straighten: Düzeltmek, doğrultmak Darken: Kararmak, koyulaşmak Widen: Genişletmek Delegate: Havale etmek Grateful: Minnettar, değerbilir Appreciative: Takdirkar Circumstance: Hal, vaziyet, olay, durum Attitude: Tutum, davranış, tavır Gratitude: Şükran, minnettarlık Contrast: Tersi, karşın, Zıt, Aksi Constantly: Daima, sürekli Stone: Taş Spirit: Ruh, Can Possion: Hırs, Tutku, aşk Possionate: Aşırı Tutkulu, heyecanlı, Ateşli Inspire: İlham etmek, esinlenmek Spiritual: Ruhsal, manevi Foundation: Temel, esas Complacent: Halinden memnun, kendini beğenmiş Apathetic: Duygusuz, hissiz, aldırışsız Inspiration: İlham, esin Urge: Sevk etmek, ileri sürmek Evolve: Geliştirmek Challenge: Meydan okumak Pursue: Peşine düşmek, izlemek, kovalamak Purely: Saf, temiz, masum bir şekilde Enlighten: Bilgi vermek, aydınlatmak Happiness: Mutluluk Ever: Asla, durmadan, herhangi bir zamanda Truly: Gerçekten, doğrulukla, İçtenlikle Exactly: Tamam, tamamen, aynen Transient: Geçici, süreksiz, kalımsız Sunspot: Güneş lekesi Affect: Etkilemek, Dokunmak Climate: İklim Experiment: Deney, deneme Consist of: -den meydana gelmek Strike: Vurmak, Çarpmak, darbe indirmek Stream: Akarsu, akıntı, Akım, gidiş Debris: Döküntü, Yıkıntı, Enkaz Devise: İcat etmek Attribute: Sıfat, nitelik, vasıf Connect: Bağlamak Connection: Bağlantı, İlgi, İlişki Appropriate: Uygun, yerinde, has Addiction: İlave, ek Dimension: Boyut Unify: Birleştirmek Unified: Birleştirilmiş, birleşik Network: Şebeke, ağ örgüsü Grid: Izgara Labyrinth: Labirent, Çıkmaz Rebellion: İsyan, ayaklanma Uprising: Ayaklanma, İsyan Revolution: Dönme, Devir, Devre Revolt: Ayaklanmak, İsyan etmek Efficiently: Etkin, verimli bir şekilde Orderly: Düzenli, Düzgün Apparently: Görünüşte Extensive: Geniş, Yaygın Reduce: Azaltmak, İndirmek Found: Kurmak, tesis etmek Base: Kurmak, tesis etmek Establish: Kurmak, saptamak Settle: Yerleştirmek, yerleşmek Trip: Kısa yolculuk Colleagues: Meslektaş Meeting: Toplantı Assembly: Toplantı, meclis, kongre Press: Basın Obsolete: Kullanılmayan, eski Range: Alan, saha, mera, otlak Lenght: Uzunluk, boy, mesafe Proceed: İlerlemek, Yol tutmak Available: Hazır, elde mevcut Convenient: Uygun, elverişli, Kullanışlı Suitable: Uygun Terminate: Son vermek, bitirmek Launched: Kızaktan suya indirmek(gemi) Modify: Biraz değiştirmek, Tadil etmek Transmit: Geçirmek, Göndermek, Nakletmek Transport: Taşımak, nakletmek Regional: Bölgesel Geography: Coğrafya Territorial: Toprak, alan Remote: Uzak, ırak, yabancı Amend: Düzeltmek Further (adj): Ötedeki, uzaktaki, daha uzak Farther(adv): Daha uzak, ötedeki Employer: Patron Employment: İş verme, iş, görev Unemployed: İşsiz Emloyee: İşçi, memur Reach: Uzanmak, erişmek, yetişmek Civil: Vatandaşlarla ilgili, sivil Servent: Hizmetçi, uşak Salary: Maaş, aylık ücret Fault: Kusur, kabahat, hata, yanlış Fetch: Alıp getirmek, getirmek Resign: İstifa etmek, Çekilmek Wound: Yaralanmak, inciltmek Permit: İzin vermek, ruhsat vermek, fırsat vermek Let: İzin vermek Fell: Hissetmek Bend: Kıvırmak, bükmek, eğmek Curve: Eğmek, bükmek, eğilmek, bükülmek Fold: Katlamak, bükmek Afford: Gücü yetmek Despite: -e rağmen Charge: Hesaba geçirmek, Fiyat talep etmek Pile: Yığın, küme Guilty: Suçlu, kabahatli Memorise: Ezberlemek Excess: Aşırı, fazlalık Worth: Değer, servet, bedel Priceless: Paha biçilmez, çok değerli Due to: -den dolayı Although: -e rağmen Regard: Dikkatle bakmak, kabul etmek, dikkate almak Attribute: Sıfat, vasıf, nitelik Remind: Hatırlatmak Rely on: Güvenmek, itimat etmek Argue: Tartışmak, münakaşa etmek, ispatlamak Pay: Ödemek Approve: Uygun bulmak, onaylamak Deal with: Değinmek Commit: İşlemek, yapmak, teslim etmek, emanet etmek İnsist: Üstelemek, ısrar etmek Complain: Şikayet etmek Blame: Ayıplamak, azarlamak, suçlamak, sorumlu tutmak Belonge: Ait olmak Dream: Rüya görmek, hayal kurmak Consult: Danışmak Translated: Çevirmek, tercüme etmek Inform: Bilgi vermek, bilgilendirmek Concentrate: Yoğunlaştırmak, özünü çıkarmak Conflict: Çekişmek, ihtilata düşmek Forgive: Affetmek, bağışlamak Prevent: Engellemek, önlemek Believe: İnanmak Congratulate: Tebrik etmek, kutlamak Conceive: Anlamak, kavramak Escape: Kaçmak Loan: Ödünç vermek, ödünç alma, borçlanma Borrow: Ödünç almak Responsible: Sorumlu, güvenilir, sağ duyulu Concern: İlgilendirmek Exaggerate: Abartmak, büyütmek Neutral: Tarafsız, yansız Sarcastic: İğneleyici, alaycı, küçümseyici Collective: Toplu, ortak, ortaklaşma Exclusive: Umuma açık olmayan Enhance: Yükseltmek, arttırmak, fazlalaştırmak Engaged: Meşgul, tutulmuş Value: Değer, kıymet, değerlendirmek, Değer vermek Improve: Düzeltmek, yoluna koymak Stress: Önem vermek, vurgulamak Force: Zorlamak, mecbur etmek Provake: Kışkırtmak, kızdırmak Impress: Etkilemek, aklına sokmak Underline: Altını çizmek, önemini belirtmek Wage: Ücret, devan etmek, sürdürmek Save: Kurtarmak Riches: Zenginlik, servet Level: Düzey, düzlemek, düzeltmek Earning: Kazanç, kar, maaş, gelir Note: Dikkate almak, önem vermek, not etmek Point out: Belirtmek Integration: Tamam kılma Remark: Söylemek, demek Engage: İşe almak Quit: Bırakmak, vazgeçmek Succeed: Başarmak Sceptical: Şüpheci, şüphe edici Outrage: Zulüm, rezalet, kötü davranmak Benefit: Fayda, kar, yarar, iyiliği dokunmak, yararlanmak Exchange: Değiş, takas Contract: Kasılmak, daraltmak, büzmek, anlaşma yapmak Remove: Kaldırmak, Yerinden Uzaklaştırmak Exhausted: Tükenmiş, bitkin, yorgun Rind: Kabuk Round: Yuvarlak Range: Dizmek, sıralamak, alan, saha Shell: Kabuk Skin: Kabuk Affect: Etkilemek, dokunmak Efect: Etki, sonuç, başarmak, gerçekleştirmek Alter: Değiştirmek, değişmek Complete: Tamamlamak Complement: Tamamlayıcı, tamamlamak Change: Değiştirmek Achieve: Başarmak Vary: Değişmek, değiştirmek Obtain: Bulmak, almak, ele geçirmek Extract: Çıkarmak, söyletmek Various: Çeşitli Alternative: Seçenek, alternatif Accept: Kabul etmek, onaylamak Admit: Kabul etmek Rob: Soymak, yağmalamak Mug: Saldırıp soymak Voyage: Yolculuk, seyahat Fine: Para cezası Spectator: Seyirci Audience: Dinleyici Watcher: İzleyici Break in/into: Zorla girmek Break out: Ortaya çıkmak Break down: Bozulmak Break up: Dağılmak, dağıtmak, ayırmak Separate: Ayırmak, bölmek Bring in: Kazandırmak Bring about: Neden olmak Bring up: (Bir çocuğu) yetiştirmek, büyütmek Bring down: Düşmesine sebep olmak Call on: (birine) uğramak Call back: Geri çağırmak, arayan kişi geri aramak Call up: -e telefon etmek Call off: İptal etmek Call for: Uğrayıp almak Immediate: Şimdiki Simply: Ancak, sadece, basit bir şekilde Honourable: Onurlu, şerefli Disagrement: Anlaşmazlık, uyuşmazlık, münakaşa Dispute: Tartışma Achievement: Başarı Responsibility: Sorumluluk İmmortality Ölümsüzlük Abandon: Vazgeçmek, bırakmak Gentle: Nazik, ılımlı Hatred: Ki, nefret Judge: Yargıç, hakim, hakem Exceed: Aşmak, geçmek Rule: Yönetmek, kural Knowledge: Bilgi, ilim Injure: Bozmak, inciltmek, zarar vermek Depen on: Güvenmek, bağlı olmak Suffere: Istırap çekmek Provide: Tedarik etmek, sağlamak Charge: Emretmek, görevlendirmek, sorumlu tutmak Comment: Açıklamak, fikrini söylemek Accurate: Doğru, tam Accumulate: Toplamak, biriktirmek Accuse: Suçlamak, itham etmek Concern: İlgilendirmek Concerned: İlgili Maid: Genç kız, hizmetli, kız çocuğu Assess: Değer biçmek Tone: Nitelik, ton, renk tonu, müzik, tonu Formal: Resmi Indifferent: Kaygısız, aldırmaz, umursamayan, duygusuz Optimistic: İyimser Scenery: Manzara Plantation: Büyük çiftlik Community: Toplum, halk Chiefly: Başlıca, en çok Nomad: Göçebe Gypsy: Çingene Hurter: Avcı Term: Terim Settle down: Yerleşmek, oturmak Wander: Dolaşıp gezmek, dolaşıp durmak Gather: Toplamak, yığmak Herd: Hayvan sürüsü Raise: Kaldırmak, yükseltmek Breed: Doğurmak, yavrulamak Evelate: Yükseltmek Deplete: Tüketmek, bitirmek Use up: Tüketmek, bitirmek Respect: Bakım, yön, husus Common: Genel, yaygın Usual: Alışılmış, olağan, her zamanki Vital: Hayati, yaşayan, önemli Emerge: Meydana çıkmak Component: Öğe, unsur, elemen Land space: Kır manzarası Promise: Söz vermek, ümit vermek Slip: Kaymak, yanılmak, sıvışmak Endless: Sonsuz Expert: Uzman, usta Scene: Manzara, sahne, dekor, perde Suffering: Istırap acı, keder Poor: Yoksul, fakir, Vegetation: Bitkiler Pattern: Örnek, model, patron Belt: Kuşak, kemer, kayış Occur: Meydana gelmek Preserve: Korumak, saklamak Cultivation: Tarım, yetiştirme, kültür District: Mahalle, bölge, mıntıka Gradual: Kademeli Southward: Güneye doğru Occupy: Tutmak, işgal etmek, meşgul etmek Arrange: Düzenlemek, düzenlemek Related: İlgili, akraba, yakın Resouece: Kaynak Tend: Meyilli olmak, yönelmek Regulation: Düzen, yönerge, talimat Recreation: Eğlence Take after: Benzemek, andırmak Resemble: Benzemek, andırmak